https://www.youtube.com/watch?v=0L7i5Ta53Cg
19 sene, ON DOKUZ. Ne yaptım? Benim gözümde hiçbir şey. Şu anki gözümde ne mi yaptım peki? Tüm hayatım boyunca rahatsız etmemeye çalıştım, üzmemeye daha iyi bir tanımla. Ona şunu demeyim kırılır hoş olmaz, bu hareket doğru olmaz, şimdi söylenmez sonra söyleyim... YA BANANE. Neden düşünüyorum bunları, neden önemsiyorum bu kadar insanları? Biraz da kendi istediğimi yapsam ya. Benim istediğim olsa da biraz içimde kalmasa.
Diyorum da değişiyor muyum sanki? Dibimde duruyor, gidip yanına ben seninle arkadaş olamıyorum oysa ne kadar istiyorum anlatamam, çok üzülüyorum çok diyemiyorum. Neden mi, şimdi kafasına şişirmeyim geç oldu zaten başka şeyle uğraşıyor diye. Onun yerine napıyorum peki, kendime kızıyorum. Aferin çocuğum aferin, halloldu işin.
yazamıyor
8 Mart 2016 Salı
11 Şubat 2015 Çarşamba
Cumartesi Anneleri
Aslında sadece ülkemizde değil, tüm dünyada bilindik insanlardan bahsedeceğim bugün. Bilindik dediğime pek bakmayın aslında, arkadaşlarınızın annenizi ne kadar tanıdığını düşünün. Az kişi bilir, tanır dimi annenizi. Çoğumuz için ne de tanınasıdır oysa annelerimiz. Cumartesi anneleri de öyledir işte. En azından bana göre...
Şimdilik bu kadarını sunuyorum size, yarın tamamlayacağım yazımı. Biraz bekleteceğim, kusurumuz affola.
Cumartesi Anneleri ülkemize özgüdür aslında. Ancak yapılanırken örnek aldığı çok daha önceden oluşmuş bir yapı vardır. Arjantin'in anneleridir onlar da, özgül adlarını söylemek gerekirse "Madres de la Plaza de Mayo". Cumartesi Annelerini anlamak için onlara bilmek lazım önce. Şunu söylemem lazım ki bu konunun içinde oldukça fazla siyaset, ideoloji de vardır aslında, ancak ben bunlara girmeden bi' özet halinde bu insanları tanıtmak istiyorum. Dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.
Arjantin 1976-1983 arası "Guerra Suica"(Dirty War) dedikleri bir dönem geçirmiştir. Bu dönem sonucunda ülkede darbe olmuş ve haliyle bir çok çatışma yaşanmıştır. İşte bu dönemde, darbecilerin özellikle içinde olduğu işlerde bazı gençler, çocuklar meçhule karışmıştır. Gözaltına alınanlar, tutuklananlar bir daha görülememiş, hala "aranan" mezarı dahi bilinmeyen kişiler vardır. İşte burada sahneye çıkıyor annelerimiz. Arjantin'in ünlü Plaza de Mayo meydanında bir, iki derken binlere ulaşıyorlar. Tahmin edebileceğiniz gibi hepsinin tek bir arzusu var kayıp evlatlarını bulabilmek. Amaçlarına ulaştılar mı derseniz. Hala perşembe günleri birileri görünür o meydanda. Gönül ister ki bir daha gelmek zorunda kalmasınlar.
Arjantin annelerini özetin özeti halinde ve siyasi olaylara bulaşmadan ancak bu kadar anlatabilirim. Konuyu kapatmadan bir de şunu söylemem gerekir. Olur ya bir gün yolunuz düşer, Perşembe günü Plaza de Mayo'ya çıkarsanız, beyaz başörtülü insanlardır o anneler. Onları göremeseniz bile meydanda izlerini görebilirsiniz.
Şimdilik bu kadarını sunuyorum size, yarın tamamlayacağım yazımı. Biraz bekleteceğim, kusurumuz affola.
9 Şubat 2015 Pazartesi
HDP'nin Rest Şansı
Konu konuyu açtı ve bir diğer gündem maddesi %10 barajı konuşulmaya başlandı. Haliyle bu konu en çok HDP'yi ilgilendiriyor. Ama Selahattin Demirtaş'ın, Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki %9.76'lık oy oranı, bu başarısı, sadece HDP'yi değil tüm partileri düşündürüyor. Ama biz ilk önce HDP'ye dönecek olursak ortada özetle şöyle bir durum var; HDP meclise parti olarak girmeye çalışırsa %10 barajını geçmek zorunda, geçerse amenna hiç bir sorunu olmayacak, ancak geçemezse HDP'nin meclisteki tüm koltukları büyük ihtimalle AKP'ye gitmiş olacak. Bu sadece HDP'nin temsil edilememe sorununu getirmiyor. Sonucunda tüm ülkede terör olaylarında bir artış beklenebilir. Habertürk'teki konuşmacı bunun bir "kıyamet" olabileceğini söylüyordu ki haksız olduğunu da söylemek güç.
Bu anlattıklarımım diğer sebep sonuçlarını geçip asıl anlatmak istediğim yere geliyorum. HDP'nin tahmini %7.5 net oyu bulunuyor. Tabi ki parti olarak bunun üstüne en az %2.5 koyup mecliste HDP adı ile bulunmak istiyorlar. Ancak koyamayıp %10 altında kalırsa, bu oylar seçimin birinci partisine (çok büyük bir ihtimal ile) AK Parti'ye gidecek. Tahmin edilebileceği gibi bu muhalefet partileri CHP ve MHP'nin planlarına ters. Böyle bir durumda Recep Tayyip Erdoğan ve AKP düşüncesinin ısrarla desteklediği ve CHP ile MHP'nin kesinlikle işine gelmeyen Başkanlık Sistemi'ne yeni bir anayasa ile geçiş kaçınılmaz olur. Sonuç olarak demek istediğim HDP bu durumu kullanarak CHP ve MHP'nin kendi yararına çalışmasını sağlayabilir. Şu bir gerçektir ki CHP ve MHP'nin ideolojisine ters hiçbir durum AKP'nin Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi "400 Milletvekili"ne sahip olması
kadar ters olamaz. Bu da HDP'ye yardım etmelerine hatta HDP için oy istemelerine kadar sürükleyebilir onları. Tam anlamıyla HDP, muhalefet partilerine "ya herro ya merro" diyebilir.
Ne olur ne biter, 7 Haziran'a kadar zamanımız var, hepsini göreceğiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)